en sakin saati yoktur.
mesai saat 5 de bitiyor olmasına rağmen yoğunluk sebebiyle bugün biraz uzayabilir. siz yine de işinizi daha fazlaşansa bırakmayın. erkenden gidin.

2. gün gittiğimde 5 dakika da işimi halletmiştim :)
panik yapma hacı o kuyruk bitene kadar kapatmıyorlar.
istanbul da öyle yapmışlardı.

çokonat, ülker gofret ve tobleron

toblerone

bitter seviyorsan, Lindt'in çeşit çeşit bitterleri var. Kaliteli kakao ile yapılmış, iç baymayan çıtır çıtır cinsten. hatta swiss thinsleri oluyordu hala var mı bilmiyorum, tam aradığın şey olabilir.
yine macro center'da içi kokteyl dolgulu çikolatalar vardı, bonbon gibi pina coladalısını alıyorum düzenli olarak seversen onu da tavsiye ederim :)

meşhur bitter dediğiniz karam %70 mi acaba :)


after eight tavsiye ediyorum size.

@neyleyim olabilir evet en çok rafta gördüğüm karam. after eight hiç damak tadıma uygun gelmiyor ona yeterince şans verdim :)
@female demon gofretler candır, ben de onlarla idare ediyorum :)
@april12th not aldım bunları bana gider gibi görünüyor en kısa zamanda deniyorum :)

www.google.com.tr


hem görüntü güzel hem kendi.

@kakao ben bunlara bayılıyorum ya ama hep biri freeshoptan falan ya da gittiği yerlerden gelirken getirince yemek nasip oldu :) bakınayım varsa bu da olsun evde bir yerde ağır krizlerde yerim.

lindt +1

insanlar bu tobleron'un nesini seviyor anlamış değilim. hiç yemediyseniz ve bitter seviyorum diyosanız toblerone size uymaz.

bitterden devam edin. piyasada bitterçeşitleri epey arttı. lindt de bulabilirsiniz migroslarda filan. pahalıdır biraz ama olsun zaten sizin yiyeceğiniz çikolatadan ne olacak...

hatta senin için çikolatalar derledim:

pina coladalı: online.macrocenter.com.tr

Thins çıtırlar: online.macrocenter.com.tr

Yabanmersinli: online.macrocenter.com.tr

şu an çok boşum:) bir de vişne seversen: online.macrocenter.com.tr

ayrıca bunların dışında, godiva ve butterfly'dan çokgzel çikolatalar alabilirsin. Zaten çok yemiyormuşsun, yediğinde değer :)

@april12th

şu an seni çok seviyorum hatta bayılıyorum! çok teşekkürler :)

RAFFAELLO
bounty

nutella yiyemiyorsan torku banada yersin. kesin.

Lindt'in %99 kakaolusu bile var. hem de gercekten cok lezzetlj. Lindt cesitlerini dene.

lindt bence de

Yemiyosan niye zorla yiyosun ya yeme ne guzel ben de sevmeseydim keske

@coconel

bazen canım tatlı çektiğinde bi parça ya da bir tane yiyerek o isteği bastırmak istiyorum. daha büyük bir tatlı yapmaya girişmek ya da yemek yerine.

asos
sheinside

dealextreme nam-i diger dx.com

DealeXtreme
dx.com

milyarlarca insan arasında, çevrenin etkisiyle şekillenmiş herhangi biriyim.

alt komşu!

milyonlarca sperm arasında birinciyim

iş aramaktan helak olmuş, işsiz güçsüz iki üniversite mezunu biriyim.

kara köpek.

sıradan,herhangi bir insan

burada fotoğrafımı paylaştığımda gelen yorumların gözüyle 23 yaşında gay bir mühendisim.

çok çok 10 yıl sürecek olan emeklilik hayatı için sistemin çarklarını kanıyla yağlayan bir emekçi.

eski sevgilimin gözüyle bitmiş bir aşkım.

devletin gözüyle köleyim.

ben de kendi kendime bu sorunun cevabını arıyorum. gözlemlemeye devam.

kuru balık ve kedi sever :D

bir haftadır sinüzit ağrısı yüzünden acı çeken biri. o kadar yoğun ki gözüm yaşarıyor şu an.

O

malim.

ameleyim amele biletlerim cebimde.

babasının kızıyım

kendiyle kapışmaktan işlerini halletmeye zamanı kalmayan bir şeylerim.

Kendisine toplumun biçtiği hayatı yaşamak zorunda bırakılan, ama çocuklarına direnmeyi, sorgulamayı, analitik düşünebilmeyi ama duygularının da, hayellerinin de peşinden koşabilmeyi öğreten bir anneyim.

"yetmeyipte yerin altına giriveresice"yim.

24 yıldır nefes alan bir canlıyım.

Aday adayiyim

ben.(telefon ve kapıda da bu soruya bu cevabı veririm zaten.)

baba

everyday normal guy.

Sadece bir et parçası

dalyarak

am borusu.

herhangi biriyim yazsam kendini beğenmişliğimi gizliyorum diye sorgulayan bir paranoyağım

kanun namina seni tevkif edebilecek yetkilere sahibim.

annemin kızı, babamın kumrusu, çocuklarımın anası, kocamın vazgeçilmezi, kardeşlerimin ablası, yeğenlerimin büyük halası/teyzesi, dostumun dostu, kayınvalidemin gelini, damatların anası, ekmek fırının müşterisi, bu sitenin kullanıcısı... yım.

kendimin, kimi zaman yerden yere vurup, kimi zaman yere göğe sığdıramadığım, her zaman pek bi sevdiğim, sırdaşıyım.

olmadığımı zannettiğim pek çok şeyim. hem iyi, hem kötü.

Bengisu'yum.

insan

eksisozluk.com

Bir adam

Bildiğin insan işte.

bu soruyu hem sorulduğunda cevaplayıp hem şimdi bugün yine cevaplayan olmuş mu diye bakan biri.

Bizler özel değiliz. Bizler güzel yada eşi benzeri olmayan kar tanesi de değiliz. Bizler işimiz değiliz. Bizler paramız kadar değiliz. Bindiğimiz araba değiliz. Kredi kartlarımızın limiti değiliz. Bizler iç çamaşırı değiliz. Bizler her şey gibi çürüyen birer organik maddeyiz... Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden yeri geldiğinde dalga geçen yeri geldiğinde gülüp geçen pislikleriyiz.

Tyler Durden

theon greyjoy

yok yok, reek

gerçekten kaliteli.tavsiye

çamaşır ve kurutma makinesini biliyorum gayet iyi..

buzdolabını 20+ yılın sonunda hala çalışırken emekliye ayırdık, boyutları küçük geliyordu. ben de bulaşık makinasını kullanıyorum ve çok memnunum.

8 programlı ve 550 liraya aldım. hızlı yıkama fonksiyonu var 30' yıkıyor.

filtre kahve kahve çekirdeğinin farklı bir boyda öğütülmesiyle elde edilir.

makineniz yoksa french press denilen mekanizmalı bardaklarla filtre kahve pişirebilirsiniz. bardağa kahveyi koyun, sıcak suyu ekleyin, bir kaç dakika bekleyip süzgeci yavaş yavaş bardağın dibine itin, kahveniz hazır.

makineler de çeşit çeşit. espresso yapanı var, kağıt filtre kullananı var, kapsül kullananı var...

benim size önerim başlangıç için çok basit düzenekli bir makine almanız. ben neredeyse 2004'ten beri annemlerin ofislerinde kullandığı fakir marka kahve makinasını kullanıyorum. minik, 6 fincanlık kahveyi 5 dakikada yapıyor, kağıt filtre kullanıyor. ve çevremdeki herkes kahvesine bayılıyor.

kapsül kullanan makinaları (tchibo gibi) tavsiye etmiyorum pek. marka bağımlılığı yarattıkları gibi, kapsülleriniz bitince de pek çok alengirli yola başvurmak zorunda kalıyorsunuz. oysa kağıt filrteli makinalarda 1 kutu içinde filtre 100 adet filtre var, bu da 100 kullanım demek. 3 günde bir makinayı kullansanız, 1 senelik filtre 1 kutuda üstelik 7-8 lira civarında.

hem kağıt filrteler aroma yaratma konusunda da esneklik verir.

makinanın suyunu koyun, filtre haznesine kağıdı koyun, içine kahveyi ekleyin. sonra istersenzi bir kaç karanfil atın, ben kakule koyuyorum, bazen çubuk tarçın ekliyorum bazen de 2 damla dr.oetker aroması damlatıyorum. dolayısıyla bol aromalrı çeşit çeşit kahve yapıyorum.

hacmi büyük olmasına rağmen en basit en temek kahve makinalarından biri:

www.bimeks.com.tr

kahve aromaları da markaya göre değişiyor.

yani starbucks farklı ürünler sunarken tchibo farklı kahveler satabiliyor.

ama kaba, çok kaba bir genelleme ile brezilya tipleri daha aromatik ve hafif, afrika tipleri daha dolgun ve sert diyebiliriz.

ben kahveyi tchibodan çektiriyorum.
100 gr 2,5-3 tl arasında değişiyor. bana ortalama 1 ay yetiyor. üzerinde oynamayı sevdiğim için brazil kullanıyorum. daha yoğun ve doygun kahveler, aroma kullanımına izin vermeyebiliyor.

www.tchibo.com.tr

bir de burası var;

www.kivahan.com.tr

afiyet olsun!

Eger standart cozulebilir bir kahveden bahsediyorsaniz , secenek Alta Rica Nescafe dir. 100 gr yaklasik 20 tl

makineden ziyade biraz daha insan becerisine dayalı ekipmanlar kullanmak çok daha faydalı oluyor. misal french press, aeropress, hario. bunun gibi demleme araçları ya da teknikleriyle ortalama fiyatlara sahip olan makinelere oranla çok daha lezzetli ve yoğun kahve elde edebilirsin. yani 200-250 lirayı bir makineye vereceğime 90-100 lira civarını aeropress'e harcarım ve kesinlikle öneriyorum. her yıl dünya şampiyonası bile oluyor bu cihazın. çok farklı tarifleri de var.

onun dışında, son kullanma tarihinden öte, kahvenin kavrulma tarihi önemlidir. öğütülmemiş, henüz çekirdek halindeki bir kahve olsa dahi, kavrulduktan sonra kahve bozulmaya doğru ilerler, öğütülünce bu süreç daha da hızlı işliyor tabii ki. bu yüzden starbucks, tchibo gibi yerlerin kahvelerinden mümkün olduğunca kaçıyoruz. çünkü o paketlerin geneli 4-5 ay öncesinden kavrulmuş olup, her ne kadar vakumlu paketlerde saklansa da bayatlamış olan kahvelerdir. bir de onların öğütüldüğünü düşün. düzgün, taze bir kahve içmek istiyorsan, siparişin üzerine kahveyi kavuran yerlerden taze kahveni, çekirdek olarak satın alıp, kendin içeceğin kadarını öğütmelisin. öğütücü olarak da gayet uygun fiyatlı olan sözen el değirmenini öneririm. onun dışındaki uygun fiyatlı öğütücü makineler, kahveyi öğütmüyor, bıçakla parçalıyor, bu da kahvenin kalitesini bozuyor.

bu arada aeropress'i anlaman için faydalı bir video var. istersen başından itibaren izle tabi ancak asıl önemlisi kahvenin tazeliğini nasıl anladığımızı da gösteriyor 14. dakikadan sonra. kendisi kavuruyor kahveyi daha sonra aeropress ile demliyor. ortaya çıkan gaz baloncuklarından da yeni kavrulmuş kahvenin tazeliği anlaşılıyor. o kahveyi tchibo'nun bayat çekirdekleriyle yapmanın imkanı yok.

youtu.be

şurası gayet faydalı bilgeler içeren bir yerdir. adam her şeyi adım adım anlatmış;

www.yeraltimutfagi.com

"has been shown" kısmını da bence eklemelisin uygun bir çeviri ile.

edit: "Vitamin D'nin aslında leptin konsantrasyonunu azalttığı dolayısıyla vücut kütlesinin korunmasına katkı sağladığı kanıtlanmıştır/gösterilmiştir."

"Vitamin D'nin aslında leptin konsantrasyonunu azaltarak, vücut kütlesinin korunmasına katkı sağladığı gösterilmiştir."

bu mudur? anlamı ters çevirmediğimden emin olmak istiyorum, çünkü tüm makale hiç olur:)

görünen o ki aslında vitamin d leptin...

desek olur mu acaba?

strawberry first: o da olur, sorun aslında cümle yapısı değil. cümlenin verdiği anlam doğru mu yanlış mı, o önemli.

Ben biraz farklı anladım:

"Aslında, Vitamin D'nin leptin konsantrasyonunu azalttığı gösterilmiştir ve bu sayede Vitamin D vücut kütlesinin korunmasına katkı sağlıyor olabilir.

may faktörü var orada.

ama ilk çeviri de mantıklı gelmedi değil.

@spatzle'nin çevirisi daha doğru, may'i görmemişim.

"aslında" demeniz cümleyi düşürüyor sanki. tabii paragrafın tamamı da önemli ama anladığımı yazacağım:

Vit D'nin (az önce örneklediğimiz, bahsettiğimiz gibi) gerçekten de leptin konsantrasyonlarını düşürdüğü gösterilmiştir ve buna bağlı olarak da beden kitle korunmasına katkı sağlıyor olabilir.

neyleyim'in tercümesi daha şık dursa da özne-yüklem uyumsuzluğu var. TDK'ya aykırı :)

@spatzle
"buna bağlı olarak da"dan sonra "söz konusu vitamin" eklemesi yapılabilir :)
ancak benim çevirim kesinlikle şık durmuyor bana sorarsanız :) "has been shown to lower" çok daha güzel çevrilebilirdi.
ama the kene şıklıktan çok anlamla ilgili gibiydi diye yazmak istedim :)

benimki sızdırıyor. ben elimde taşıyıp gidiyorum.

2 tane var, biri sonradan sızdırmaya başladı, öbürü hiç sızdırmadı

2 tane var ikisi de sızdırmadı.ama biri çok güven vermiyor.yakında sızdırır gibi geliyor.

kız kardeşim şunu çantasına atıp okula götürüyor.ağzı falan biraz daha sağlam bunun: www.google.com.tr

dışı metal gibi olanların beyaz renklisi var bende. 4 sene önce aldım. 2.5 sene ben kullandım, 1.5 senedir de dışarı çıkarken kızıma sıcak su bulundurmak için kullanıyorum. 1 kere bile sızdırmadı. ha bi kere sızdırdı onda da ben kapağını düzgün kapatamamışım aceleden.

bende de şu var furkanartworks.tumblr.com
2 yıldır kullanıyorum problem olmadı

bence starbucks'tan alma. ben starbucks'in kopegiyim, ordan 2 kere aldim, fakat sakar da bir adamim. bir kere yere dusunce likir likir akitiyorlar. spor & outdoor dukkanlarinda cok daha kaliteli seyler var, ustunde ziplasan yine sizdirmayacak urunler, fiyat da ayni civarda.

starbucksınkiler kaliteli değil. Sigg'in coffe mugları çok iyi tavsiye ederim. al kullan.

d n r da contigolar var ama pahalı.

2 tane var biri dışı metallerden biri de plastik ama desenini kendin yerleştirebildiklerinden. ikisinde de ızdırma olmadı 3. yılındalar.

cumartesi at yarışlarına götür.

ahlatlıbel tesislerinde vakit geçirebilirsiniz, manzaraya karşı çay içersiniz.

ulus çengelhan rahmi koç müzesi.

www.fezagurseybilimmerkezi.com

kardeşim kocaeli üniversitesi'nde okuyor. biz toplayıp ona veriyoruz, o da etrafında durumu olmayanlara ulaştırıyor

annem köydeki akrabalarına yolluyor.

www.facebook.com

www.google.com.tr

şuraya gönderebilirsin.

www.esdem.kadikoy.bel.tr

belediyeye veriyorum, saatini denk getirirsek gelip evden bile alıyorlar. yoksa ben götürüyorum.

komşulara haber salıyorum, ihtiyaç sahibi olanları buluyor. onlara veriyorum.

eve temizliğe gelen ablaya söylüyordum bir zaman, o kendi köyüne götürüp dağıtıyordu.

edit:bunu da şimdi gördüm; www.facebook.com

şöyle bişy var; halen sürüyor mu emin değilim ama bir sorarsınız:
(bkz: vanlı depremzedelere destek kampanyası)

bugun ben de bol gelen tum kiyafetlerimi sokakta kagit toplayan cocuga verdim. cocuk aldi muhtemelen kendi uzerine olmaz ama esine dostuna verecegini soyledi.

muhtara falanda verebilirsin yada sorabilirsin yön gösterecektir.

yalayıp yutarlar :) yoğurtlu ekmeğin ekmeğini az tut bi de ekmeği çok küçük parçalara ayırarak karıştır. ben öyle veriyorum.

yerler... sokak kedileri beğenmezse de sokak köpekleri yerler.

aslında sokaktaki hayvanları beslemek biraz iki ucu pisli değnek meselesi;

kuru mama (en dandiği bile olsa) vitamin ve mineral dengesi açısından ev yemeğinden daha fazla yarıyor hayvancıklara. ancak yanında bol su içip içmediğinin takibi yapılmazsa başka hastalıklara sebep oluyor. üstelik kuru mamaya alışan hayvan diğer yemeklere burun kıvırıyor. hem hazıra hem de mamaya alışan hayvan bu sefer yemek bulmaya çıkmıyor, siz beslemediğinizde başının çaresine bakmakta zorlanıyor.
e kuru mama ile beslenmezse keseye daha faydalı oluyor. onun yerine evden bi rşeyler vermek ya da günlük olarak örneğin süt ekmek verseniz daha uyguna gelebiliyor. hem farklı şeyler yiyip her türlü tada alışkın oluyor ama bu sefer de vitamin, mineral desteği ve diş bakımı açısından eksik kalıyor.

öyle işte. ben her ikisini de yapıyorum elimden geldiğince. kimi zaman evden veriyorum, kimi zaman mama alıp geliyor az az onu veriyorum.

valla ben de aslında şuan evde kedi beslemesem de kuru mama alıp zaman zaman koyuveriyorum. evde kap kacak yoksa yemek vermek için kolaylık oluyor. bi de mahalleli bazen huysuzluk yapıyor kuru mama o yüzden iyi oluyor akarı kokarı yok diye.
evde de ton balığı yağında makarna, köfte, sütlü pilav gibi şeyler veriyorum bayağı da mutlu oluyorlar :)

law

doğru söyleyen insan azdır

congratulations açık ara önde. insanlıktan çıkıyorum söylüycem diye. Ha oluyo ama lezzetli olmuyo.

@sforza +1

bu arada ne topçuydu sforza ya. eskiden çok severdim.

cucumber ve sforza+1 vi de advertisement var.

"doğru telaffuzu zor olan" derseniz there derim. hiçbir zaman amerikalılar gibi telaffuz edemiyorum. diyer gibi bir şey söylüyorlar.

Supercalifragilisticexpialidocious

ayrıca en.wikipedia.org

masaşusets (yazımı da zor yahu)

thought.. herkes taught gibi okur. aslinda o kadar zor degil dili disler arasinda sikistirip soylemek gerekiyor

zorluğundan değil de bi amerigalılar gibi carolina diyemedim.

congratulations +1 ingilizce kursunda herkese tek tek doğru telaffuz edene kadar söyletiyorlar. :)

sew

susceptibility

thorught

refrigerator
handkerchief/s

entrepreneurship varken gerisi hikaye.

Miscellaneous der susarım.

Library

ak göt kara göt bu kelimeyi söylerken ortaya çıkar

Haa, bi de Türkler için, V ile başlayan bütün kelimeler ve advanced gibi içinde V geçen kelimeler...

zor değil ama bilinmez pek, colonel körnıl okunur. bi de amk yıllardır soo diye okudugumuz "saw"u at bilmemneleri sor diye okuyo ya. ay sor it diyo piç.

congratulations+1500

adeta bir şemsipasapajaşı

Water

oyuncak, biblo istemezdim.

özellikle sevdiği bir motifi/canlıyı/rengi taşıyan bi rşeyler alabilirsin.

örneğin müzik seviyorsa nota, kedili ya da kırpkırmızı bir atkı mesela...
hediyenin ne olduğundan ziyade kişiye özel olduğunu hissetmesi önemli. evet, evet atkı atkıdır, kitap da kitap, yüzük, çiçek, albüm... yılbaşında, doğumgününde v.b. bunlardan almaycaksak ne alacağız?
önemli olan aldığınız objenin kişinin zevklerine hitap etmesi.

mesela kedisever bana hediye edilen bir atkı ile kedi motifli bir atkı arasında "benim için özenmiş, aramış ve bulmuş" kadar fark vardır :)

bence ben, benim sevdiğim, ilgi duyduğum şeylerle alakalı bi hediye olmasını isterdim. meselam, eskilerde çok sevdiğim bi insana gitarla, müzikle çok ilgiliydi diye penadan kolye yaptırmıştım. çok beğenmişti kendisi.

neye ilgi duyuyorsa onunla alakalı bi şeyler olabilir bence.

süs bir şey alma. üstünde taşıyabileceği bir şey al kolye olur yüzük olur bileklik bilemiyorum o sıkıntı olabilir çok sade bi şey değilse. aslında en güzeli kolye. senden bir parça gibi taşıyabileceği bir şey al abartısız sembollü.

strawberry'nin tam tersi olaraktan, ben kedi insanıyım, ama bana gidip kedili hediye alırsan sktr git derim -çok afedersin ama derim bunu-

çünkü kedili şeyler çok moda, kedi seven kız diye başlıklar dolusu çeşitli sözlüklerde bilgi var. kedi sevmek sıradan bir şey yani.

ben derim ki diretk onun ilk anda anlaşılabilecek bir özelliği ile ilgili olmasın, gene ona has bir şey olsun ama. şimdi diyeceksin ki, yani o kadar sıradan olmayan insan mı var? muhakkak ki en sıradan insanın bile çok değişik bir özelliği ya da az bulunan bir sevgisi vardır, öyle değilse bile sen başlat, biraz riskli bir hediye seçimi olur ama. mesela atıyorum, animeye ilgisi varsa ve anime karakterlerinin figürlerini "biriktirilebilir" buluyorsa, ülkemiz açısından konuşuyorum tabi, yoksa çoğu ülke de bu da sıradan bir hobi- ilk figürünü sen hediye et, gibi. böyle bir şey alabilirsin. ama kedili olur, atıyorum, kelebekli olur, tipik taksim kızına hitap eden şeyler alma. ben de severim böyle objeleri, ama bana hediye alınmasını istemem, kedi seven, kelebek seven bir insan olduğum çok bariz çünkü. zaten beni tanımasan ve 1 km öteden bile baksan kedi sever olduğumu anlarsın muhtemelen. o yüzden öyle her yerde ve herkeste olabilecek şeyleri alma. ne bileyim, baykuş seviyorsa baykuşlu bir obje ALMA, çünkü her 8 kızdan 17'sinde var şu anda öyle objeler. onun sana değişik gelen bir özelliğini bul, herkeste olmadığını düşündüğün ya da nadir olduğunu düşündüğün, onun üzerine oyna. ilk hediyen özel olsun. sonra istediği kadar baykuşlu, kelebekli, ne bileyim puantiye seviyorsa puantiyeli, retro şeyler seviyorsa pin-up kızlı, marilyn monroe'lu şeyler alırsın.

aslında ilk hediye olarak ben olsam para bazlı bir şey istemezdim, satın alınmasın yani, yapılsın bana. mesela sırf benim için öykü yazan, çektiği fotoğraflarla kolaj yapan -her bir fotoğrafta farklı bir özelliğimi gördüğü için- bir de beste yapan bir erkek arkadaşım vardı. ben de ona şarkı sözü yazardım misal, resimlerini yapardım. böyle olunca güzel. hadi böyle bir yeteneğin yok, ama atıyorum, onun en çok utangaçlığını seviyorsun misal ya da sarı saçlarını falan.. bunu direkt bir kağıda yaz ver, mektup gibi. bence çok daha güzel ve anlamlı olur.

ihtiyacım olan ya da sürekli kullanacağım bir şey olsun isterdim.
ya da çok istediğim ama pahalı olacağı için almayacağım bir şey.

tersini düşünürsek kenarda duracak, işe yaramaz bir hediye istemezdim.
(çok anlamlı olmadığı sürece.)

mesela sevgiliden gelen favori hediyelerim; demir tava, mutfak robotu, kırmızı chanel ruj vs. gerçi yemek yapmayı seven biri değilse mutfak eşyası alma:)

yusufçuk kolyesi alma. 3 kızın 5'inde var.

Aslında hiç böyle bir çantaya gerek yok. Nereye giderse gitsin zaten herşeyi alabileceği bir yer olacak. Sevdiğiniz için ona yardımcı olmak istiyorsunuz, bunun için;

1- Askere giderken yolcu edin

* Çünkü bu yolculuğa uğurlanmamak kötü bir his (yaşandı)

2- Yemin törenine gitmeye çalışın.

* Herkesin en kötü anası babası, sevgilisi kardeşi vs geldiğinde sizi orada görmeyi çok ister. Görmezse kalbi cız eder.

3- Bazı çarşılarında ziyaret etmeye çalışın (opsiyonel)

Not : Yok ille çanta yapacağım derseniz çorap ve iç çamaşırı yeterli.

çantaya koyacağınız eşyaların tamamı orada temin edilebiliyor kantin aracılığıyla. O sebepten ötürü çarşı iznine çıkacağı zamanlarda giymesi için sivil kıyafetlerinden götürülmesi uygundur. kitap, dergi vs kontrolden geçmeden içeri alınmaz içerikleri bakımından ve okuyacak zamanıda olmayacaktır o yüzdendir götürmese daha uygun olur. Gidebilirseniz ziyaretine gidiniz, en önemlisi yemin töreninde orada olmaya gayret sarfediniz hiç unutulmayacak bir anıdır erkeğin hayatında. Telefon ile ulaşmaya çalışırsınız nadirde olsa ulaşırsınız ama gideceği yerde önemlidir tabi ulaşım, iletişim kolaylığı vb. Ne mezunu? Nereye gidiyor?
Allah kavuştursun İnşallah :)

terlik koymayı unutmayın genelde unutuluyor,
Temizlik ürünleri de sürekli çalınıyor öyle mach3 falan gibi yada yves roche duş jeli gibi pahalı şeylerle gitmesin.

Bolca don atlet çorap götürsün.

özel mesajlarınıza bakarsanız uzun uzun anlattım. sanırım istediğiniz cevap bende :)

don dahil herşeyin çalınabilir olduğu bir yere gidecek. bu yüzden değerli eşya v.b almayın.

+çorap

+iç çamaşırı

önümüz kış. kendisi almaya fırsat bulana kadar 1 tane yün içlik takım. (fazla fazla almayın, dolabının düzeni de önemli, ilk ihtiyaç hissettiğinde elinde olsun yeter)

+terlik (çok para vermeyin,ıslak zeminde kaymasın tabanı yeter. parmak arası olmasın)

+saat (asker saati, casio, sabah alarmı ile uyanması gerekebilir, sanırım 20-30 tl bir şey)

+silikon taban destek (botları için)
+iyi kalite ayakkabı boyası. (bunu geçiştirmeyin. 30 liralık boyaya gerek yok ama 2 liralık da almayın.)
+pudra (ayak bakımı için, hem geceleri ağrısını alır hem de mantar v.b riskini azaltır.)
+çengelli iğne (yatak yaparken kullanacak)
+iğne iplik (siyah ve haki yeşil iki makara ile 5 topluiğne 2 dikiş iğnesi yeter. öyle kocaman set almanıza gerek yok. iplikleri minik bir kartona sarın, iğneleri de ona iliştirin. isim etiketi için dikmek için gerekecek ilk gittiğinde, abartılı olmasın)

+havlu (2 minik el havlusu, banyo durumunu bilemedim)
+traş köpüğü, permatik (kullan at cinsi olsun)
+telefon kartı (ev telefonuna bağlatılabilen türk telekom asker kartları var, onlardan olabilir)
+1 paket selpak mendil,1 minik paket ıslak mendil (gerisini gerekirse kantinden alır)
+1 seyahat boy el sabunu olabilir. devamını kantinden alabilir.

siz de ziyarete gidecekseniz gittikçe ihtiyacı olan şeyleri götürürsünüz.
bir de izin var mı bilmiyorum ama aspirin, burun spreyi gibi basit ilaçlarla varsa idareye bildirmek üzere reçeteli ilaçlarını unutmasın.

edit:+kirli çamaşır yıkama torbası.
+eşofman

tüm bunları bulunduğunuz ildeki asker malzemeleri satan dükkanlardan alabilirsiniz. ille her ilde bir asker çarşısı vardır.

şimdilik aklıma gelenler bunlar.

ne kadar naziksiniz.. çok teşekkür ederim hepinize :)

@Nocturne, @Odiyus, mutkala gideceğimdir bir aksilik olmazsa uğurlamaya da yemin törenine de.
@Odiyus, şimdilik bilmiyoruz nereye gideceğini. mekatronik mezunu. thy de çalışıyor.

@basond, hadi ya, çalınmasına üzüldüm . bugün aldım daha /: terlik mutlaka koyarım.

@strawberry first, benim için en harika açıklamalardan biri olmuş, ayrıca teşekkür ediyrum. :)

@hononu, tamam, orijinalini alırım, teşekkürler :)

son olarak, @i like dance and i like romance, bakıyorum hemen :)

işyerinizden çalışmadığınız süreye ilişkin bildirim yapıldı mı SGK'ya?

evet yapıldı, ücret bile kesildi maaşımdan.

bildiğim kadarıyla otomatik yapılıyor artık o işler. sgk'Nın sitesinden sorgulama yapın yatmış bile olabilir.

nasıl sorgulama yapacağım? keyword iletseniz süper olur :)

sanırım 2 günü kesilerek ptt şubelerinden alabiliyorsun. brüt maaşın 3'te 2'siydi galiba. ptt şubesinden tc kimlik no ile sor bi.

Buldum, çok teşekkürler.

"Ödeme Görme 4A-4B" adı ile aratınca internette bulunabilir.

rapor ücretiniz ziraat bankasına yatar. herhangi bir şubesine gidip "rapor parası" diye sorabilirsiniz.

@strawberry first dediği gibi yaptım, oldu.

tarayıcının arama çubuğuna "chrome://chrome/extensions/" yazdığınızda ulaştığınız kısmından skype'ı çöp kutusuna gönderdiğinizde de gitmiyor mu yani? bir önceki sürüme dönmeyi denediniz mi?

olmazsa, yine tarayıcının arama çubuğuna "chrome://plugins" yazın, ve çıkan listede skype varsa devre dışı bırakın.

teşekkürler işte bu! sanırım oldu, performansı biraz bekleyip göreceğim mecburen...

ilk verdiğiniz cevaptaki gibi yapıyordum. ancak o zaman çıkan iletişim kutusunda disabled seçeneği ve çöp kutusu kullanılmaz durumda. anlamadım neden.

geliştirici modu'nu tikleyince de mi silinmiyor?

belki skype'ı bir windows servis hizmeti olarak çalıştırıyor da olabilir. görev yöneticisindeki görevlere ve hizmetlere de göz atmak gerekebilir.

bob dylan, tom waits, eddy arnold.
bütün parçaları.

özelikle;
like a rolling stone
ice cream man
the tenessee plowboy

hala ve ısrarla:

leningrad cowboys-leningrad

beni de götürürsen geniş repertuarımı seninle paylaşırım :)
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

edit: iyi yolculuklar ;)

Black Keys- everywhere I go

teşekkürler tüm öneriler için

Anıtkabir, ankara kalesi, kalecik, ulus semtinin tarihi...

www.odtuyayincilik.com.tr

burada a nkara'daki semtler ve bazı tarihi yerlerin isimleri ve tarihleri hakkında kısa bilgiler var.

envanter.gov.tr den de fikir alabilirsin belki

eksisozluk.com

konu: ankaranın kentleşmesi ve yabancı mimarlar.
ipucu: atatürk milletvekilleri ankarada yaşasın, istanbulda kalmasınlar diye ankarada imar ve planlama faaliyetleri başlatıyor. bildiğiniz, bugün gördüğüm tüm resmi kurumlar ve köşk, hitler almanyasından kaçan alman mimiarlar tarafından inşaa ediliyor.

misal alman okulunu yakın zamanda yıkacaklarmış onu yaz

Ankara aniti var roma doneminden kalma. Yasalar vs yaziyor ustunde. Ilginc olabilir

kek ve kısır !

çikolatalı kurabiye. tek sıkıntısı sadece eşimin ikram edebilmesi.

börek ve kek. kısır veya patates salatası da olabilir yanında.

tuzlu kurupasta ve şu selanik denen şeyler

börek.
alakası yok ama bir de badem.

efibadem.

bebe bisküvisi.

evet kimse ikram etmiyor ama çayla manyak gidiyor.

bim'deki uzun sussamlı şeyler.

evde yapılacak bir şeyler olması tercihim

dereotlu-peynirli kek, kıymalı börek, elmalı kurabiye.

italyanca.

hem keyifli, hem türkçeye benzer grameri var, hem ispanyolca ve fransızcayı anlayabiliyorsunuz.

canının sağlığı..

bir çay koy da içelim.

bir şarkı yollar mısın?

varsa bi 10 bin euro kadar paraya ihtiyacım var hocam ya.

@hope ender, sağol

@strawberry first, buyur www.youtube.com

@morrr, Allah razı olsun. Gelirsem alırım.

@byakuya, beklerim.

bir sayı tut.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu, yok ama buluruz.

@pisekar V2, tuttum.

7

@mayhemdemon, zaman sıkıntın yoksa akşama kalkayım?
@ssyumusakg, ?
@morrr, varım.

tuttuğun sayı

@deveyi diken adamin ta kendisi, checked.
@morrr, hadi...
@ssyumusakg, doğru.

1000000000000000000000 euro

içinde bir şey bırakma, zamanı geçmeden istediğini yap & söyle.

benim yerime çık dolaş. 9'a yetişecek işim var masadan kalkamıyorum :)

Canının sağlığı +1

@brotha b, para mevzusunu yukarda çözdük
@aguilas negras, tamam. sevdim seni.
@kül, benim de işim var malesef. ama 9a kadar gezerim çıkınca.
@blueprints and cigarettes, ateşle gelsin.

şarkı güzelmiş sevdim, teşekkür ederim.

pek eğlenceli!

minareden at beni in aşağı tut beni

@inugard, bir şey olursa mesuliyet kabul etmem.

Ben isterim ama siz yapabilecek misiniz bakalim?

@Idonthaveausername, istemezsen bilemeyiz.

Guven istiyorum ben, bir de sorumluluk. Ortaya karisik bir seyler

şimdi sorunu görünce nickinle bu soruyu hatırladım.

"burs" istiyorum. burs alabilecek yer de makbule geçer:)

Nöbetçi eczanelerde yaptırabilirsiniz. Penisilin yapmazlar ama. Hastahane aciline de gidebilirsiniz.

moda tıp merkezi

eczanelerde enjelsiyon yasaktır. "sağlık kabini", "tıp merkezi" kelimeleri ile arama yapıp size en yakın yeri bulabilirsiniz.
hastane acil servisleri de reçete ister, reçetesiz enjeksiyon yasaktır. yanınızda götürmeyi unutmayın lütfen.

(reçeteniz yoksa eczaneden çıktı alıp onu da götürebilirsiniz yanınızda)

zeytinyağlı dolma dediğinin harcının içinde üzüm vs falan varsa ve domatessizse, ciğer ekle iç pilav olsun.

kabak, patlıcan, domates, patates oyup içlerini doldurabilirsiniz. ya da buzluğa atıp, başka bir sefer, çözdürerek yine dolma yapımında kullanabilirsiniz.

İç pilav olabilir, benim annem kalan kısmı buzluğa atıyor sonra tekrar kullanıyor.

çorba yaparsin, terbiyeli salcali suyun icinde. pisirdikten sonra bol nane, bol aci ile güzel olur.

Bir kaseye yufka koyup içine pilavı koyarak fırınlayıp sallama bir perde pilavı yapabilirsin.

soğan doldur.nefis.

Aynı salonu kullanıyorum Şubattan beri. Daha önce de tecrübelerim oldu. Sorgusuz sualsiz, hiç düşünmeden vamos derim. Harika.

aldığın ağırlıkları kullandıktan sonra yerine bırak. set aralarında (molalarda) aletleri işgal etmen hoş karşılanmayabilir. bunların dışında salonda dikkat etmen gerekenler hakkında aklıma gelen bir şey yok.

havalandırması düzgün mü? (içeri girince ağır, pis bir koku olmamalı, toz kokusu bulunmamalı.)

yerlerde kullanılan malzeme (halıfleks spor salonu için uygun döşeme malzemesi değildir)

egzersiz aletlerinin arasındaki/çevresindeki boşluk karşıdakine/yanındakine zarar vermeden çalışmak için uygun mu?

egzersiz yapanlar varken(yani salon doluyken) ortalıkta gezen görevli/antrenör/gözetmen var mı? (olası bir yaralanma ve kaza durumunda hemen müdahale edecek biri olmalı ya da kazaya seebiyet verecek şekilde çalışanları uyarmalı)

banyo/duşlar temiz mi, sıcak su erişimi sağlıklı mı? (özellikle elektrikli şofben bağlatan salonlar var ve ne yazık ki bu şofbenlerin en markası belli ne de kurallara uygun bağlanıp bağlanmadığı, hatta pek çok yerde var olmasına rağmen kullanmaya çalışıldığına hiç ısıtmadığını kısacası işe yaramadığını gördüm. sorduğunuzda çalışanlar "hıı, öyle onlar" demekten başka bir şey yapmıyor)

şimdilik aklıma gelenler bunlar, gerekirsee ek yaparım.

ikinci üniversite programından yaptırabilirsiniz.

www.anadolu.edu.tr

askerlik için okuyacaksan işe yarammıyordu bildiğim kadarıyla.

Sadece ikinci üniversite kapsamında olan bölümlere kaydolabilirsiniz. 30 eylül-25 ekim arası.

günde 2

hergün

Her sabah. Yaz aylarında bazen sabah akşam.

2 günde

her gün. bazen 2 günde bir.

her gün mutlaka. çok sıcak günlerde veya çok terlediğim günlerde günde iki kere.

yaz aylarında her gün veya gün aşırı. kış aylarında haftada 2-3...

Her gün.

Yaz-kış farketmeksizin her gün.

yazın her gün.
kışın 2-3 günde bir.

yazın bazen sabah-akşam
normalde her gün akşam
kışın sert zamanları bazen 2 günde bir.

yazın sabahları kışın akşamları her gün.

yaz kış farketmez her sabah

ama gün içinde üzerime kokusu sinecek yemek yaptıysam (kızartma vb.)işim biter bitmez,
sarımsak soğan tükettiysem yatmadan önce (her seferinde denk gelmeyebiliyor gerçi),
sıcak, spor sonrası v.b. sebebiyle gerektikçe (günde 3-4 olduğu zamanları bilirim)

yazın günde 2,kışın bir gün duş bir gün saç yıkama

önce bir şunu bi bilelim de(bkz: https://eksisozluk.com/banyo-yapmak-ile-dus-almak-arasindaki-fark--546061)

her sabah 1-1,5 saatlik spor sonrası 20-30 dk'lık banyo oh mis.

akşamları da bisiklete binersem, bisiklet sonrası duş.

bir kişi bile 4-5-6-7 yazmamış. sokakta bu kadar kokan adam demek ki buranın ahalisi değil. tebrikler duyuru.

her gün

yazın günde iki. evden çıkmadan, eve gelince. kışın hergün. dışarı çıkmayacaksam 2-3 günde bir de olabilir.

iklime bağlı olarak haftada 10 ile 4 arası değişir.

Yaz aylarinda her gun, disarida cok terlersem eve gelince bir daha alirim. Hic disariya cikmazsam o gun dus almayabiliyorim. Havanin durumuna bagli. Ama genelde yaz kis her gun.

yaz kış 2-3 günde bir. saçlarım ve cildim kuru, terlemiyorum. çok yıkanırsam pul pul dökülüyorum.

ozdek +1, duyuru halkı misler gibiymiş maşallah :)
terleyen biri değilim ve dışarıda fazla işim yok, o yüzden her gün gerekmiyor.

yazın hergün, kışın bir gün atlayarak.

her sabah. yoksa başka türlü uyanamıyorum zaten.

tempoma göre yazın haftada 4-7 arası, kışın 2-4 arası. hastaysam falan kışın haftada iki oluyor.

bingo yumuşatıcı al,lovely.şişesi kırmızı olan.

jel tablet deterjanlar harika kokuyor. Yumuşatıcıya gerek kalmıyor onlardan kullanınca.

rinso deterjan süper kokuyor o varken yumuşatıcıya hiç gerek duymadım.

dalin yumuşatıcı.

komşular, annem... herkes soruyor.

ben de sevmiyorum ve ayni tepkilerle karsilasiyorum.

secilmis oldugumuzu dusunuyorum.

var. artistlik olsun diye sevmiyorsunuz.

Belki size 3 yaşına kadar çikolata vs. gibi şekerleme türü yiyecekler vermemişlerdir ve sizin de damak tadınız bu şekilde oluşmuştur. Belli bir yaşa kadar bebeklere şeker verilmezse çikolata delisi olmuyorlarmış diye duymuştum.

tatlı sevmiyorum, bir kaç ayda bir lindt var %70 kakao, yediğim tatlı namına.

dondurmayı bile çok tatlı gelmeye başladığı için tüketmiyorum.

nutella v.b alırsam en minik kavanoz bile 2 aydan önce bitmiyor, almıyorum.
bayramda komşum 9 dilim ev yapımı baklava getirmiş. geçen gün hepsini attım, ne zaman şunu yiyeyim diye elimi atsam içim bulandı, hem tatlı hem de sıcakta...

çayı şekersiz içerim, gofret v.b yemem, antepten bir dilim tatlı tadına bakmadan döndüm 6 günün sonunda.

tatlı sevmiyorum işte.

edit:@ tutkun; aksine bebekliğimde muhallebi çok yermişim.

edit2:@ feykalade hiç tatlı yememek değil, talep etmemek sanırım. mesela ofiste arkadaşımın ikram ettiği bir kremalı bisküvi, komşuya gidince yediğim 1 dilim kek, lokantadan çıkarken ağzına attığın kasada duran minik bonbonlar(naneli bile olsa şeker o), sabah evden çıkarken içtiğim kakaolu süt... aslında gün içinde farkında olmadan yeterince şeker tüketiyoruz.

@mayhemdemon ve evet ben de senin gibi kola, limonata, ice tea, meyve suyu pasta, tatlı kuru pasta, hatta çok şekerli geldiği için balkabağı, cennet hurması, hurma...tüketemiyorum.

edit3: eja, ablam benim aksime her gün tatlı bir şey tüketmeden duramayan, girdiği tatlı krzleri sonucunda gece 1'de babama pastane arattıran, yurtdışında iş arkadaşlarının bile öğrenmesine sebep olup her gün sırayla ablama tatlı taşımaları ile neticelenmiş bir ünü var tatlı konusunda. aynı evde, aynı yemek kültürü ve eğitim olsa da bireysel bir fark işte.

Doğuştan şanslısın işte daha ne istiyorsun :) Benim eşim de sevmez. Tatlı ve hamur işi ağzına sürmez. Yaşıtlarından çok daha genç gözükür ve sağlıklıdır.

bir sürü tatlı çeşidi var yahu hiçbirini mi sevmiyorsunuz, ben de şerbetli tatlıları pek sevmem mesela ama sütlü ve çikolatalı tatlı olmadan da yaşayamam. safi tuzluyla ömür mü geçermiş , beynin tek enerji kaynağı glikoz zaten hiç tatlı tüketmemek sanıldığı gibi sağlıklı birşey değil yani.

@feykalade; aslında hiç tatlı yememekten bahsetmiyorum ama severek değil. bir yere gideyim de tatlı yiyeyim demem hiç. çok denk gelmedikçe de yemem, canım istemez,sevmem. şerbetli tatlıyı düşününce bile kötü oluyorum ama dediğin gibi. sütlü tatlıları da özel olarak sevmem ama daha yenilebilir gibi geliyor.

bu arada hakikaten, tuzlu ve acı şeyler daha güzel geliyor. bir de zaten gün içinde ekmekten,çaydan vs vs den şeker alabiliyoruz diye biliyorum.

dondurmalı sufle hariç de!

ben de sevmiyorum. ayni tepkileri aliyorum. insanlar garip.. sanki herkes tatliyi cikolatayi sevmek zorundaymis gibi bir genel gecer kural var sanirim.

beslenme biçimi, anneniz çok tatlı yapmıyorsur, etrafınızdaki arkadaşlarınızla tatlı muhabbeti donmemiştir ya da ödül olarak şekerli yiyecekleri yerine başka bişey konmuştur.. bende eskiden çikolata sevmez yemez aramazdım, kola misal eve girmezdi hiç içmedim sevmem

bende de te süt içermeyen tatlılara karşı bir iticilik var. gerçi çikolata hiç yemiyorum da tatlı olursa o da sütlaç, puding gibi şeyler oluyor. kız arkadaşım da tam tersi çikolata bağımlısı. zor anlar yaşıyoruz.

ben de sevmiyorum, evde de annemle kardeşim çok sever, babamla ben sevmem. ama tabi ayın belli günlerinde canım çekiyor yalan söylemeyeyim, o zaman da birkaç çatalla kesiliyorum. insanlar genelde nasıl sevmezsin yaa gibi inanmaz ya da oh çok şanslısın diyerek yaklaşıyorlar.

Bende tatliyi hic sevmem yesem migdem bulanir.dondurma hatta bazi sekerli meyveleri bile yemem.tum dunya onumde tatli yese ben de yiyeyim demem.normal damak tadi sonucta

annen güzel tatlı yapamıyomuş demek ki panpa. aşırı şekerli olmayan ama tadı çok güzel olan tatlılar yapan tatlıcılar var. beyoğlundaki inci pastanesi örneğin. öyle yerleri deneyebilirsin. bu da gol değilse yapacak bir şey yok hayattan başka şeylerle keyif almaya bakacaksın.

hamamda yada saunada terle sonra muhafaza et derim ama böyle bir imkanın olma olasılığı düşük şu an için, bence sıcak tut ağrıyan bölgeleri fazla terleyip rüzgara kalma daha kötü olur.

masaj yaptır güçlü kuvvetli birisine
klimalı ortamda fazla kalma
sıcak masajlı duş sonrasında boynu kapatacak kıyafetler

krem sürdükten sonra havlu ütüleyip koyun sıcak sıcak ama sakın üşütmeyin sonrasında sıcak tutmaya çalışın.

havlu imkanınız yoksa sıcak saç kurutma makinası tutmak da işe yarayabilir.

Fast jel sürüp bol bol sevgilinize ovdurun boynunuzu ehehe

ders isim ve içerikleri değişmediyse alıp geçtiğiniz dersleri saydırabilirsiniz.
kaldığınız dersler zaten sayılmayacaktır.

Derslerini saydırırsın. İçerik değişirse ki çok zor, belki 1-2 derste sorun olur ama genelde sorun olmaz. Ayrıca 5 yıl içinde af çıkarsa üni bırakma durumu için ki genelde çıkıyor, sınava girmene bile gerek kalmadan af kapsamında kaydını yaptırıp devam edersin.

şimdi sen üniversiteyi bıraktın diyelim. yıllar sonra tekrar sınava girmene gerek yok, af çıksa yeter. şu an bi af söz konusu mesela. bundan 3-4 sene önce de bi af vardı. 1984 girişli abiler bizimle beraber derslere giriyordu. mezun olmamışlar falan. öyle bir durumda da 0'dan başlamıyorsun. kaldığın yerden devam ediyorsun.

ancak bırakmamak en akıllıcası.

biz dediğinizi file maker üzerinde oluşturduk. şablon standart, verileri giriyoruz, aynı sistematikte çıktı alıyoruz.

hatta teklifleri girince kıyasını otomatik olarak yapıyor sistem. hangi firmada kalıyorsa ona göre piyasaa araştırma cetvelini de dolduruyor.

T4'le de halledilir diye düşünüyorum.

en az iki ay kullanabiliyorsunuz, minik olduğuna bakmayın.

www.lilakutu.com&bc=109

edit:üstelik kokusuz olduğu için üzerine rahatça parfüm kullanabilirsiniz vücudunuzda, kokular karışmaz.

(bkz: kristal deodorant) gnc'de var mesela.

Hocam şahsen deodorent kullanmıyorum.anti perspirantlar kullan deodorant mı kaldı allasen.gillette koltuk altı jelleri var,4 gün rahat götürüyor hiç terletmiyor.tavsiye ederim

metro marketi deneyin?

metro +1. arkadaş da metro'dan aldı. 80 tanesi 5 lira mı ne hem de.

en ucuzu rossman da.

@black sabahat; iki gündür nick'in tekerleme gibi aklıma gelip gidiyor. bir sonraki hayatta önce davranacağım, iyi olan kazansın :)

@atmacaged; eskişehir'de var mı yoksa internet mağazası mı?

bu adres

www.rossmann.com.tr

ürün de şu olmasi lazim

www.rossmann.com.tr

100 tanesi 3 kusur liraydi.

ben traş ettirince 2 ay filan hiç tüy olmuyor... sonra uzayınca yine kötü tabii ama ilk seferki kadar kötü olmadı, sonra yine traş ettiriyorum.

Alışmak en güzeli, ben öyle yapıyorum. Şu sıcaklarda çok döküyorlar kışa azalır sabredin.

Furminatörle tarayın, kıyafet temizliğinzi de rulo ile değil bildiğimiz şeffaf koli bandıyla yapın. Bir de şarjlı süpürge edinip (fakir animal) her gün koltukları onunla süpürmek iyi bir fikir, bu şekilde 2 kedili bir hayat sürdüm.

1 hafta önce furminatör aldım. tekir kedilerimin çok tüyü yok ama onlar da bile çok etkili oldu. bence deneyin. diğer fırçalar, taraklar hikaye işe yaramaz şeyler.

tüyle yaşamak sorun. siyah giysiler malum seviyoruz. bütün siyah giysilerim rezil oluyor. yıkamadan önce önlü arkalı yapışkanlı aletle temizliyorum. yıkadıktan sonra tekrar :(

sürekli elektrik süpürgesi yapmayı alışkanlık haline getirmek gerekiyor sanırım:)

bunun dışında beslenme de tüy dökmeyi etkileyen temel faktörlerden deniyor. barf için tüy dökümünü azaltıyor deniyor.

kedim yok ama bu konuları çok araştırmıştım.

bağları zedelemiş olabilir misiniz???
ya da lifleri koparmış?

Alkışlar eşliğinde seni ortopediye yolluyoruz.

Ben de ufacık diz burkmasını önemsemedim, geçen aralık ameliyat oldum menisküs+ön çapraz bağ.

Dokulaın zedelenmiş de olabilir herhangi bi yırtık da olabilir. Ameliyatla da düzelebilir ameliyatsız da.


Doktora git direkt.
İzmirdeysen ya emot a git ya da dokuz eylül hastanesindeki prof. Hasan tatari ye git.

yamuk bacaklarınızı sakatlayınca farketmenizden başka bişi deil bu.evet kabullenmelisiniz.bacaklarınız zaten yamuktu.kamfolin sürün bişiyciiiniz kalmaz.

kesinlikle dominostan yemeyin. yağlı ekmeğin üzerine sarımsak tozunu döküp göndermişler, unlu, tozlu ve çok sentetik bir tadı vardı :(

yıllardır sarımsaklı ekmek seven ve her yerde yeme şansı bulamayana ben, hemen sazan gibi atladım ve pişman oldum :(

pizza hut'unkiler güzel gerçekten.

pizza hut +1

uno nun ekmeklerindne alıyosun dilimli tost

koca koca diş sarımsakları az zeytinyağı ile döv. iyice haşatı çıkınca biraz dhaa zeytinyağı dök, biraz karıştır biraz beklet. ben bu aşamada kekik de koyuyorum. sonra bi kaşık yardımıyla tost ekmeklerinin üzerine güzelce sür, bol bol sür. üstüne bi de toz sarımsaklardan azcık döküyorum ben, kızarınca ayrı bi güzel duruyolar. 10 dk fırında durması yetiyor.

Sarmisaklari gizelce dovuyosun, bi miktar tereyagi mikrodalgada erit icine dovdugun sarmisaklari ve ince kiyilmis bir tutam dereotunu at ve iyice karistir. Birazcik tuzu unutma. Bu sekilde buzdolabina koy. Canin ne zaman isterse mumkunse bir baget ekmeginin cene kismini birazcik cift tarafli kizart ustune tereuagini sur yumisak istersen 1 dk mikrodalga,kizarmis istersende kizartmaya devam ederek hazirla. Cok daha cilgin tariflerimde var tabiki ama bu baska bolumun hikayesi

lo noix +1
baget ekmeğe sürüyorum ben lokmalık oluyor. ufalanmış domates kurusu da eklenebilir

tereyağı ve zeytinyağını karıştırıp kullanırsan daha lezzetli olur bence, biraz da kuru nane ekleyebilirsin.

Ben bunu aldım, evde kendim kurdum. İşimi de görüyor şimdiye kadar.

www.n11.com

bu eliptik değil yalnız. normal kondüsyon bisikleti.

şimdi kayışlı veya manyetik arasındaki ses, apartmandakileri rahatsız edecek bir ses değil. siz pedal çevirdikçe önde dönen koca bi tekerlek var. etrafına kayış geçirilmiş. direnç ayarını yükselttikçe o kayış geriliyor. yani siz pedal çevirdikçe fısssııı fısssıııı diye dönen tekerleğin kayışa sürtme sesini duyuyorsunuz. aşağı katlara falan gidecek bir ses değil. manteyiklerde o ses yok. hiç ses yok. kapalı bir kutu içinde nasıl bir mekanizma varsa artık.

selelinin güzelliği şu, diyelim ki yoruldunuz. bu egzersizi yaparken dinlenmek için durmamanız gerekiyor. yüksek dirençte ayakta çalışırken yorulunca direnci düşürüp seleye oturuyorsunuz, normal bisiklet gibi çevirmeye devam ediyorsunuz. hem dinleniyorsunuz, hem egzersizi bırakmamış oluyorsunuz. ha çok lazım değil, sadece direnci düşüyüp hafif tempoda ayakta takılarak da dinlenirim diyorsanız sele çok da lazım değil.

"pedalları manuel ayarlanır" dedikleri de muhtemelen dijital göstergeyle bıt bıt düğmeye basarak değil de çata çata çata diye koca bir düğmeyi çevirerek ayarlanır demek istiyorlardır.

Elipstik Bisiklet ben de aldım fakat sadece bacakları ve kalçaları çalıştırıyor gibi geldi bana. Yani biraz o bölgelerde kalınlaşma meydana gelebilir. Keşke yürüyüş bandı alsaydım diyorum. Almadan önce çok detaylı bir araştırma yap. Gerçekten istediğin alet bu mu ona karar ver önce.

@tok olduğumuz halde yaftalar yiyiyoruz

bisikletten ziyade eliptik ya da moonwalk denilen aleti tercih ediyorum.

@yenilmes

koşu bandında çalışmaktan hoşlanmadığımı farkettim. zaten eski sporcuyum, bacaklarım yeterince kaslı, o kısımlarda kaybettiğim kasları geri kanazmak derdindeyim. kollarımı da çalışıtıyor olması benim için önemli.

@kibritsuyu

sizce hangisi? ben farkı pek farkedemedim.

1-) www.hizlial.com

2-) www.hizlial.com

3-)www.hizlial.com (mesela bunun "n" içermeyen bir modeli daha var, fiyatları aynı farklarını hiççç anlamadım)

4-) www.hizlial.com

Ben de bu var gayet de iyi yani

www.sporsiparisim.com

www.sporsiparisim.com

Memnunuz ailecek.

Ben de bu var ama senin fiyatın iki katı.:(

Önceki cevabı şimdi sileceğim mobilde yazmak zor da :(

@indescribable

"Kademeli ayarlanabilir pedal direnci"

manuel mi ayar yapıyorsunuz, yoksa dijital olarak mı?

Tekerlek kısmının hemen üstünde bi yer var, bak kelimeyi şuan hatırlamıorum ama, ayarlamasını sen yapıyordun ağır ya da hafif olarak çevire çevire. Vana misali.
Manuel.
Onun haricinde ekranı hızı, zamanı yaktığın kaloriyi kalp ritmini falan gösteriyo
Yani biz bunu alalı 4 sene oldu :(

indescribable'ın linkini verdiği de, sizin linkini verdiklerinizden altis dışında olanlar da mekanik, kayışlı model. sadece altis manyetik.

ama alacaksanız da manyetik öneririm.

benimki de şundan: www.hizlial.com

ben memnunum.

benimkiler de ciyak ciyak hiç susmadan gidiyorlar. yolculuktan, taşıma sepetine konmaktan, gürültüden, araba tutmasından..... bir sürü sebepten olabilir. şimdiye kadar keşfedebildiğim bir yol olmadı.

not: şunu da belirteyim: benimkiler daha yola çıkma fikri belirince başlıyorlar saklanmaya ve sepete koyduğum anda miyavlamaya başlayıp bir daha susmuyorlar. sepetten çıkarana kadar da protesto miyavları devam ediyor.

tedirgin oluyor, korkuyor. yolculuğa çıkmadan önce passiflora içirebilirsiniz, sakinleşir, miyavlamaz da. bana veteriner önermişti.

öncelikle motorun gürültüsü ve hareket korkutuyor. ayrıca mideleri de bulanıyor, bundan da rahatsız olup miyavlıyorlar.

susturmanın yolu eve geri götürmek :)

hangisinin tadını seviyosan onu ye yahu gelmiş burda 30 kalorinin hesabını yapıyo
30 kalorinin hesabını yapan adam çikolata zateen yememeli
delirtmeyin beni bak

hepsi zararlı, az ya da çok.
(bkz: glikoz şurubu)
(bkz: glikoz şurubu kullanılan ürünler)

südlü.

Süt

vücuduna verdiği zarara bakmadan çikolata yiyip de 30 kaloriyi dert etmen bambaşkaymış :)

hacılar ben bitter sağlıklıdır olayını sorguluyorum burda ya :)
ikisini birden yerim zaten yiceksem.

sağlıklı olan bitter burada bahsettiğiniz markaların bitterleri değil.

en az yağ, şeker içeren çikolatalardır ve itiraf etmek gerekirse tadı zehir gibidir. zaten sırf bu yüzden bitter seviilmez pek.


size lindt'in %70 bitterini öneririm başlangıç için.
ikinci seviye %85 bitter.

son level %90 olan ki ben bittere deli olduğum halde henüz o levelde değiilim.

bu çikolatalardan sonra ülker, milka v.b markaların bitter de olsa %70 de yazsa (ki sanırım hiçbiri %50'yi geçemiyor) çikolatalarının tadlarının ne kadar ağır, şekerli ve yağlı olduğunu anlıyorsunuz!

iyi de biri 25gr diğeri 32gr

bitter ama %70 lik olanı tercih ediyorum ben genelde

@rotten head düzelttim, haklısın.

tadelle bitter i görünce hemen savunayım dedim.Efendim kalorisi malorisi bir yana,onda bir lik hassasiyetle hiç kimse yağ, protein vb. hesabı yapmaz zaten. tadelle bitter bence tam anlamıyla mükemmeldir.Çikolatanın olması gerektiği gibidir.adında bitter olsa da kendisi bitter den uzaktır ve bambaşka bir sınıftadır.Sütlüyü de denedim ancak 4 parça yiyip hiç bir şey anlamamktansa 2 parça yiyip o kakaoyu,o özü hissetmekten ve bunun acı tadı almadan gerçekleşmesinden yanayım.
Yani tadelle bitter forever.

Bir çok fotoğrafın telif hakkı vardır olmasa bile fotoğraf sahibi hak talep edebilir. Bu yüzden fotoğraf veya görsel sahiplerine mail atarak izin almanız gerekebilir.

Hocam fotoğrafların pek çoğu forumlarda falan sitenin bir yerine iliştirilmiş bir adı falan bilinmeyen şeyler. Sahibine ulaşmak sıkıntı yani. Ayrıca ulaşsam tamam koyabilirsin dese bile bu resmi bir izin olmuyor ki elimde yazılı belge olması lazım malumunuz.

O halde en iyisi koymamak.

Web siteniz üzerinden bu fotoğrafları kullanarak vs gelir elde etmiyorsanız sorun olmaması lazım. Sonuç olarak web üzerinden yapılan basit bir arama sonucunda görülebilen içerikler bunlar. Sıkıntı oluyorsa içinize, bulunduğu siteden link ile alın, kendi alanınıza upload etmeyin.

Hocam siteden (reklamlardan) gelir elde ediyorum işte öyle bir sorun var maalesef.

O fotoğrafın, karikatürün aynısını resim programlarında yaparım bazı yerlerini de değiştiririm hiç bir hak iddia edemezler ama uğraşmak zaman kaybetmek istemiyordum. Her neyse uğraşacağız o zaman.

Teşekkür ederim cevaplarınız için.

koymuş olduğunuz görseli hangi siteden aldığınızı belirtir bir ibare koymanız bile pek çok sıkıntının önüne geçer.

fotoğrafın altına not düşebilirsin. fotoğrafın telif hakkı olduğunu düşünüyorsanız şu şu iletişim adreslerine ya da telefona bildirin şeklinde. kaldırabilirsiniz.
zaten size ihtar çekerler kaldırmazsanız ceza verirler....

Ben de buna benzer bi kız tanıdım. Devamlı karate yaptığını, yüzdüğünü, günde bilmem kaç km filan koştuğunu söylüyordu da evdeyken bir kere kıçını dahi kaldırabildiğini görmediğim, uyuşuğun önde gideniydi. Düzenli spor yapabilmesi imkansız. En son benden kısa kız boyunun da 1.73 olduğunu iddia edince yalan söylediğine emin oldum. Sebebini bilmiyorum, enteresan.

Önce ister istemez bir "yok artık" geçer kafamdan ama ciddiyse ve yalan söylemek için sebebi yoksa hormonal falan bir sıkıntısı vardır ya da yemeyi aşırı seviyordur. Gerçi o kadar spor yapan insanın bir kez "alla alla ben neden böyleyim" diye endokrinolojiye bir görünmemiş olması enteresan olur.
Bir de ne kadar spor, o önemli; haftada 4-5 kez 15 dakika yapıyor olabilir.

spor yapmak iyi güzel de "zayıflayacak" kadar spor yapmak çok zor.

zayıflamak için hem spor yapmak, hem de sağlıklı beslenmek gerekli. üstüne zayıflamanı zorlaştıran rahatsızlığın, hormonal durumlarının olmaması gerekli.

spor yaparak ara ara zayıflayan ve bunu doktor denetiminde öğrenmiş birisi olarak zayıflamak için düzenli olarak haftada ortalama 5 gün, en az 1 saat spor yapılması gerektiğini biliyorum ve bizzat test ettim.

ben yüzüyorum. normalde ben de ciddi bir şekilde birkaç hafta haftada 5 gün 1
saat-1,5 saat arası yüzer ve dikkat edersem kilo veriyorum.

şimdi gelelim gerçeklere insanlar spor yapıyorum dediklerinde taş çatlasın yarım saat yüzdüklerini ve o yüzmenin çok aheste olduğunu, yüzdüklerinden çok zamanı lak lak ve havuz kenarında boş boş dinlenmekle geçirdiklerini söyleyebilirim.

e böyle olunca ne oluyor? sadece spor yapmış, bir miktar sağlık kazanmış oluyorlar ama zayıflayacak kadar yeterli spor yapmıyorlar.

durum böyle.

Şey de olabilir; yapıyodur o sporu -abartma payını çıkıp yarısı kadar yaptığını varsayalım- sonra gidip 'ohh spor da yaptım bişi olmaz diyip yemeğe abanıyodur.

Mesela annemle teyzem her gün yürüyüşe gidip hava atıyolardı 'kilo vercez çok yürüyoz' falan diyolardı hakkaten de yürüyolardı. Ama eve gelip bikaç tane halleyi hüpletiyolardı. E noldu kilo aldılar göbek yaptılar yürüyüşe çıktıkları zaman diliminde :))

kışın 3-4 ayda günde 15-20 dakika ev içinde yapılabilecek egzersizler yapıp, ekmek yemeyip, sebze yemeği ve ızgara et yiyip 7-8 kilo verdim.bir nevi spor yapmadan kilo vermiş oldum.
yazlığa geldim günde 2km yürüyüş yapıyorum yarım saat 1 saat arası yüzüyorum, öğlen ayvalık tostu akşam rakı balık üstüne cila niyetine bira ile kışın verdiğim kiloların yarısını geri aldım.
yani spor tek başına belirleyici değil, boğazını tutmuyorsa şişman olması normal.

mümkündür...
ablam da ben de aynı kategorideniz.

ablam ilkokul 4. sınıfta hentbolle başlamış, sonra basketbola geçmiş ve yıllarca oynadı, odtü kız takımı da dahil. ve ergenliğinde, bütün spor yaptığğı bu yıllarda kilosu 70'in altına düşmedi, üstünde olduğu dönemler çok oldu.(boy 170). evlendikten sonra da düzenli olarak yüzdü, değişen bri şey yok. ilginçtir 39 yaşına geldiğinde birden bire kilo vermeye başladı ve 58'e kadar indi.

benim de durumum buna benzer, yıllarca spor yaptım...spor yaptığım zamanlarda en iyi ihtimalle fit olsam da asla zayıf olmadım. ta ki sporu diyetle destekleyene kadar!!!

ayrıca ankarada gittiğim bir spor salonunun (bir işyerine aitti) hem diyetislenliğini (uzmanlığıydı) hem de step hocalığını yapan kız bildiğiniz balık etliydi. ama deli gibi spor yaptırıyor, milleti ağlatıyordu.

yıllarca ablama anlam verememiştim, ta ki o kızı görene kadar. sonra kendim de bizzat yaşadım.

fit olmakla zayıf olmak biraz farklı şeyler.

buzdolabında 2 gün falan saklayabilirsin, ya da onu at o haliyle fırına ekmek olsun, mis gibi ev ekmeği

kimse bişey yazmamış ama büyük ihtimal difrizde saklamalısın ki daha sonrada ilk günkü gibi kullanabilesin.

Dondurucu yok buzdolabında, dolabın kendi buzluğu var. Dondursam çözülünce eskisi gibi verimli olur mu ki?

@balpolen, pişmesini bekleyecek vaktim yok, birazdan çıkacagım evden...

buzluğa at donsun bişi olmaz bence.. ekmek bayatlamasın diye buzluğa bırakıyorum günler sonra çıkarıyorum koyduğum haline geri dönüyor

buzdolabı poşetine koy ve buzluğa at. çıkardığında da mikrodalgaya filan koyma. bir saat önce çıkar ki kabarsın, kolay gelsin :)

uçuyosa gerçekten korkunç olur :)
bunlar apartmandan geliyordur belki,apartmanda varsa evlere de girer.

bocek ilaclari var hani raid vs. onlardan al bi tane. odaya gir ama elinde olsun ilac ve her an sikmaya hazir tut. tetikte ol. bir yerden cikar yada ucarsa aban spreye, ustrune ustune puskurt hepsini. gebersin igrenc yaratik. ben olsam boyle yapardim. eger baska carem yoksa tabi. varsa arkadas dost huylanmayan onu sokabilirsin odaya.

dehşet böcek fobim var. böcek yüzünden evi bırakıp kaçmış insanım, öncelikle yanına şu sıkabileceğin fıs fıs ilaçlardan al onla gir. gördüğünde basarsın suratına suratına. sonra raidin böyle ücra köşelere konan onları yiyince öldüren zehirlerinden var onlardan koy evin her yerine.

bir ara bunlar bizde de vardı kendi çözümünü buluyorsun da bunun kesin çözümü apartmanın ilaçlanmasından geçiyor. tek dairenin sorunu değil genelde. sen ne yapsan da alttan üstten bir yerden sana geliyor.

tsirkul, karınca çekmesin eve bu sefer de?

sağolun, ilk etapta fısfıs alayım o zaman.

oda küçük ve dar, geniş alanım yok arkamdan gelir bacağıma falan bi yerime değer diye de korkuyorum. iki kişi girişmek daha doğru olacak, kız arkadaşım da korkuyor ama benden daha metanetli :)

ilaçlatma işine girişemiyoruz yakında çıkacağız evden o yüzden.

edit: bu arada evde kedi var zehirlemeyelim hayvanı? kedi dediğin böyle böceklere göz açtırmaz ama bizimki her daim uyuyor.

o zaman tsirkul haklı, o raidlerden koymayın eve. ama zaten biz onları yatak altlarına, iyice dolap altlarına koymuştuk kedi de ulaşamaz ama yine de zehirlenmesin yazık. evden çıkacaksanız fısfısla falan saldırın. patatesi de yer mi kedi ona da takıldım.

bizim kedi mamasından başka bişey yemiyor ama riske etmeye değmez tabi.
en mantıklısı ilk etapta odaya dalıp böceği bulmak sanırım.
ondan sonra da gelmemesi için önerilerinizi uygulayacağım.

evi bir ilaçlatın. çok detaylı etraflı olmayan ucuz bir ilaçlama ile bir iki ay götürür sizi baksana evrimleşmişler yaratıklar

borik asitli çözüm +1000... bizim eski evde yan komşu bir undeath idi, evi çöp ev gibiydi, böcek kaynıyordu, yan dairesinde biz karınca görmeden yaşıyorduk, borik asitli patates mix sağolsun.

ha ancak şu an onu öyle kolay bulamazsın haberin olsun. eczanede satılması yasaklandı diye biliyorum. zirai ilaç satan yerlere gideceksindeee orada da 10 kiloluk falan satıyorlar.

kökten çözümdür, bulabilirsen tabii.

Evde kedi varsa kafanıza göre ilaçlama yapmayın, zehirlenmesi muhtemel...

Aynı banka içi havale, farklı banka eft

geçen ay sormuştum. aynı bankanın bir şubaesinden bir başka şubesine veya aynı bankanın aynı şubesinden başka bir hesaba para aktarılacaksa havale, farklı bir bankaya aktarılacaksa eft, yok döviz aktarıcam ve yurtdışı banka ise swift işlemleri oluyor. özetle bu. fiyatları bilmem ama iş bankası için en ucuzu interaktif bankacılık. atm bile daha çok kesiyor, müşteri temsilcisinden yaparsan daha bile çok.

havale bankanın kendi şubeleri arasında
eft farklı iki banka arasında

havale aynı bankaya ait hesaplar aarsı para transferi(ör: işbankası-işbankası),

eft farklı bankalar arası para trasferidir (işbankası-garanti)

amazon vb. sitelerden siparis edip, yurtdisinda arkadasiniz varsa onun adresine gonderebilirsiniz direkt.

ben arasıra cheapsmells'ten alıyorum hala... böyle 40-50 lirayı geçmeyen parfümleren en fazla 2 adet.
bugüne kadar takılmadan geldi, riske edebileceğiniz bir miktarsa şansınızı deneyin?

Sabredin, birkaç gün beraber yaşadıktan sonra sizin biyolojik saatinize uyum sağlamaya başlar. Sadece gece kendi seçeceği bir saatte bir süre oynamasına engel olamazsınız çünkü kedigiller gece avlandıkları için, içgüdüsel gece uyanmaları. Benimki 3,5-4,5 arası uyanık mesela.

Benim kızım ilk geldiğinde, gece boyu tepemde geziyordu, uyanmadığım zaman suratıma zıplıyordu. Şimdi beraber yatıp kalkıyoruz.

benimkiler de oyle. gunduz 12-5 arasi uyuyolar, o saatten sonra teror basliyor. gübür gübür kosuyorlar evde, birbirlerini isiriyorlar; uzaktan kumandali arabanin antenini, kablolari, kanepenin kenarlarini geviyorlar. zaptedemiyorum resmen. :) ama keyifleri yerinde demek ki, ellesmiyorum o yuzden.

2 kardes olduklari icin gece antreye birakiyoruz biz de, bagirip cagirmiyorlar. dun gece belki uslanmislardir diye yatak odasinin kapisini acik biraktim. gece 3 gibi kulak mememi isirmasina uyandim.

sabah da 7 gibi yatak odasinin kapisini tirmalamaya basliyorlar ayrica. ama sevimliler ha.

www.dropbox.com

Çok normal o haşarı bir çocuk ayarında şimdi... Zamanla büyüyecek, hareketleri ağırlaşacak 2 sene sonra günde 20 saat horlayarak uyuyan bir yastığa dönecek :)
Kedinize bir sepet hazırlayın( üstüaçık) altına sıcak su torbası koyun, oraaya yatırın biraz sevin. Sıcağın etkisiyle mayışıp en azından bir kaç saat sakince uyuyacaktır. Sonra içgüdüsel olarak uyanır tepişir ona yapacak bir şey yok. Bu arada küçük olduğu için gece korikorda vb yalnız bırakılmaktan korkar, bütün gece bağırır ne sizi ne komşuları uyutur, yalnız bırakmamaya çalışın.

hehe benimki de yavruyken öyleydi, bikaç aya kadar alışır merak etmeyin :) bu sürede biraz yoracak :)

sabırlı ol geçecek bu zamanlar. eylüle kadar kalmaz bile. ben bir tane sahiplendiğimde (ki anne sütünden yeni kesmiştik) benim dibimden ayrılmıyordu. illa götümün dibinde uyuyordu gece olunca. aynı odada yere bile inmiyordu yani o derece. Hayvanı ezecem diye korkudan uyuyamıyordum. put gibi yatıyordum. sonra alıştı ve yere inmeye ikna oldu.

office 1 superstore var
orda bulabilirsin

istanbulsa maslakta var plazalar bölgesinde hemen

Office 1, bağlar cad. Üzerindeki kırtasiyelerde var. Adı 'yoyo'